20 Aralık 2009 Pazar

ehli keyif

Ehli Keyif'e ilk kez Anneler Günü'nü kutlamaya gittik. O gün çok hoşuma gitti. Çünkü hem yetişkinlerin hem de çocukların gerçekten keyif yapacakları bir mekan yaratılmış.


Kızım çocuk parkına bayıldı... Çimenlerin üzerinde koşturdu durdu.



Bizde güzel bir masada, itinalı bir servis ve leziz yemekler eşliğinde deniz manzarası seyrederek ruhumuzu dinlendirdik.



İkinci gidişimiz çok sıcak bir yaz gecesi idi. Buna rağmen restoranın tepede bir konumda olması dolayısıyla mekan oldukça serindi ve geç saatlere kadar ferah ferah oturduk. Çok hafif ışıklandırılmış bir bahçe içinde, temiz havada yemeğimizi yedik.


Kızım oyun parkındaki diğer çocuklarla koşturmaktan yemeğini ikinci plana atsa da çok mutluydu.



Arkadaş grubu ya da ailecek gidilebilecek güzel bir mekan kısacası. Merak edenler, adres ve kroki için http://www.ehlikeyifizmir.com/ bakabilir.

4 Ağustos 2009 Salı

çoçuklarda özgürlük, başıboşluk ve disiplin üzerine...







Geçen hafta sonu köy evimizde yaşadığımız tatsızlıklar çocuk büyütme ve ailelerin sorumlulukları üzerinde tekrar düşünmeme yol açtı.

Köyde sular sık sık kesildiği için bir su deposu yaptırmıştık ve bu bizi oldukça rahatlatmıştı.
Cuma akşamı köye vardığımızda bizi hoş olmayan bir sürpriz bekliyordu. Dolu bıraktığımız su deposunun kapağı açılmıştı, içinde bir gram su kalmamıştı, üstelik sular da kesikti ve iki gün boyunca gelmedi. Depo çok büyük olduğu için su buharlaşıp uçamazdı. Bununla da bitmedi olay depoya su basmak için takılan elektrik şalterine zarar verilmişti. Sular gelince ve depo dolunca verilen en büyük zararı da fark ettik ne yazık ki... Biri ya da birileri depoyu delmişti.

Ertesi günü depoyu boşaltmasınlar diye musluk bölümüne bir asma kilit taktık. Fakat ufak bir çocuk eli girebilecek kadar boşluk kaldı musluk ile kapak arasında. Ertesi akşam köye döndüğümüzde tekrar kötü bir süprizle karşılaştık biri musluğu açmıştı ve yarısına kadar doldurabildiğimiz su deposu boşalmaya başlamıştı. Kimin olduğunu tesbit edememekle birlikte
bunu yapanın bir çocuk ya da çocuklar olduğunu tahmin ediyoruz, çünkü musluğa ancak küçük bir çocuk eli ulaşabilir...

Tüm bunlar bana çocuk yetiştirme üzerine birçok şey düşündürdü ve sizinle paylaşmak istedim.
Çocuk sahibi olmak çok kolay ama onları gerçekten kendilerine, topluma yararlı bir birey olarak yetiştirmek emek, zaman ve sevgi işi..
Komşularımızın çocukları sabahtan akşama dek sokakta kendi işini halleder vaziyette büyüyor. Anneleri ve babaları gerçekten çok çalışkan insanlar, dürüst olduklarından da hiç şüphemiz olmadı. Fakat başıboşluk, kontrolsüz bir özgürlük ve disiplin olmayan bir ortamda büyüyen çocuklarda gözlemleyebildiğim kadarıyla birçok problem olabiliyor. Bunları genellemek doğru olmamakla birlikte benim gördüğüm örneklerde okulda başarısızlık, eve, eşyaya, kendine zarar verebilecek durumları sağlıklı düşünememek, konuşma ve iletişim zorlukları, hırçınlık, kırsal yerlerde kızlara aşırı sorumluluk yüklemek ve baskıcı davranmak, erkekleri aşırı serbest bırakmak, çocuklarda özgüven eksikliği...
Üstelik televizyonun yıkıcı etkileri de bu çocuksu yalnızlığa eklenince yıkıcılık boyutları artıyor bu çocuklarda. Orada gördükleri şiddeti çeşitli boyutlarda hayatlarına, hayatlarımıza taşıyorlar. Maalesef çocuklara aşılanması gereken, hem kendi hayatına hem de başkalarının hayatlarına sorumluluk fikri (bu bir bitki, ağaç, küçük büyük bir hayvan, insan, eşya herşey olabilir) aşılanmıyor. Yıkıcılık gösteren çocuğu durdurmak için bir tokat, azarlama, dayak gibi yüzeysel tamponlar işe yaramadığı gibi sevgisizlik ve yanlızlık içinde büyüyen bireyler hem kendilerine hem de başkalarına da sevgi beslemekte, saygı duymakta zorlanıyorlar.

30 Temmuz 2009 Perşembe

oyun ve çocuk gelişimi


Kızım iki yaşına gelinceye kadar ev ortamı ona bir parça da olsa yetiyordu. Serpil Teyze'si ile oyunlar oynuyor, kitap okuyor akşam biz eve gelince de animasyona devam ediyorduk.
Bir süre sonra doğal olarak sosyalleşme ihtiyacı ortaya çıktı ki bence bebeklikten itibaren çocukları akranları ile buluşturmak onların hem kendi yaşıtlarına hem de topluma uyum sağlamaları için gerekli.
İlk önceleri apartmanda yaşayan yaşı ona yakın
iki çocuk ile zaman zaman evde buluşmaya başladık her ikisinin de taşınmasıyla apartmanda ki tek çocuk konumuna düştü. Arkadaşların çocukları ile mümkün olduğunca görüştürmeye çalıştık ama kış aylarında bu biraz zor oldu.
Çocukların sosyalleşebilmesi için yakın çevredeki komşular ve arkadaşlar organize olup her hafta birinin evinde toplanabilir, bunu başarabilen birkaç tanıdığımız var :)
En sonunda bir arkadaşın tavsiyesi ile oyun grubunu denemeye karar verdik. Bu bir anaokulunun oyun grubu değildi. Alsancak'ta Gelişim Atölyesi bünyesinde haftada iki saatlik
Hikaye Saati adı altında düzenlenen kızımın çok severek gittiği bir etkinlikti.
Çocuklar hem yaşıtları ile birlikte olup sosyalleşiyorlar, hem okunan hikaye onların dil yeteneklerini geliştirmesine neden oluyor aynı zamanda da hikaye konusuna uygun olarak yapılan el işi faaliyetleri ile el becerilerinin gelişmesine katkıda bulunuyor.
Hikaye Saati günlerimiz de heyecan ile uyanıyoruz, etkinlik saat 11.00'de başlayacak olmasına rağmen saat 9.00'da sokağa çıkmak istiyor. O gün ayrı bir heyecan, çoşku yaşıyor sevgili kızım.
Ayrıca daha büyük çocuklar için bu Atölye'de Mind Lab çalışmaları var...
Web sitelerinden daha detaylı bilgi almak mümkün.

29 Temmuz 2009 Çarşamba

başlarken...

Merhaba,

İzmir'de yaşayan bir anneyim. Kızım doğmadan önce hafta sonları ne yapalım, nerede geçirelim gibi bir düşüncemiz olmazdı.

Hava soğuk ya da sıcak farketmez, kendimize uygun bir aktivite bulurduk. Bu bir dağ gezisi, sinema, köy de geçirilecek bir hafta sonu, o an aniden gelişen bir fikir, çoğunlukla anı yaşardık eşimle.

Fakat insan çocuk sahibi olunca hayatına ister istemez bazı sınırlar giriyor özellikle de kış aylarında... Bir bebekle ya da çocukla nereye gidersek hepimiz rahat ederiz diye düşünür olduk. Yaşadıkça da bir takım birikimler oluşmaya başladı.

Bu blogu yaratırken büyük bir iddia ile ortaya çıkmadım amacım Izmir ve civarında çocukla gidilebilecek keşfettiğimiz yerleri paylaşmak... Dolayısıyla bu blog anne ve baba, anneanne, babaanne, dede ve çocukla ilgili bu konuda ekleyecek sözü ve deneyimi olan herkesin katılımına açık.

Çocuklarımızla birlikte keyifli anlar geçirmek dileğiyle....

Sevgiyle, sağlıcakla kalın.
Nuray
İzmir'de Çocukla Yaşam'a Hoşgeldiniz :)

İzleyiciler