4 Ağustos 2009 Salı

çoçuklarda özgürlük, başıboşluk ve disiplin üzerine...







Geçen hafta sonu köy evimizde yaşadığımız tatsızlıklar çocuk büyütme ve ailelerin sorumlulukları üzerinde tekrar düşünmeme yol açtı.

Köyde sular sık sık kesildiği için bir su deposu yaptırmıştık ve bu bizi oldukça rahatlatmıştı.
Cuma akşamı köye vardığımızda bizi hoş olmayan bir sürpriz bekliyordu. Dolu bıraktığımız su deposunun kapağı açılmıştı, içinde bir gram su kalmamıştı, üstelik sular da kesikti ve iki gün boyunca gelmedi. Depo çok büyük olduğu için su buharlaşıp uçamazdı. Bununla da bitmedi olay depoya su basmak için takılan elektrik şalterine zarar verilmişti. Sular gelince ve depo dolunca verilen en büyük zararı da fark ettik ne yazık ki... Biri ya da birileri depoyu delmişti.

Ertesi günü depoyu boşaltmasınlar diye musluk bölümüne bir asma kilit taktık. Fakat ufak bir çocuk eli girebilecek kadar boşluk kaldı musluk ile kapak arasında. Ertesi akşam köye döndüğümüzde tekrar kötü bir süprizle karşılaştık biri musluğu açmıştı ve yarısına kadar doldurabildiğimiz su deposu boşalmaya başlamıştı. Kimin olduğunu tesbit edememekle birlikte
bunu yapanın bir çocuk ya da çocuklar olduğunu tahmin ediyoruz, çünkü musluğa ancak küçük bir çocuk eli ulaşabilir...

Tüm bunlar bana çocuk yetiştirme üzerine birçok şey düşündürdü ve sizinle paylaşmak istedim.
Çocuk sahibi olmak çok kolay ama onları gerçekten kendilerine, topluma yararlı bir birey olarak yetiştirmek emek, zaman ve sevgi işi..
Komşularımızın çocukları sabahtan akşama dek sokakta kendi işini halleder vaziyette büyüyor. Anneleri ve babaları gerçekten çok çalışkan insanlar, dürüst olduklarından da hiç şüphemiz olmadı. Fakat başıboşluk, kontrolsüz bir özgürlük ve disiplin olmayan bir ortamda büyüyen çocuklarda gözlemleyebildiğim kadarıyla birçok problem olabiliyor. Bunları genellemek doğru olmamakla birlikte benim gördüğüm örneklerde okulda başarısızlık, eve, eşyaya, kendine zarar verebilecek durumları sağlıklı düşünememek, konuşma ve iletişim zorlukları, hırçınlık, kırsal yerlerde kızlara aşırı sorumluluk yüklemek ve baskıcı davranmak, erkekleri aşırı serbest bırakmak, çocuklarda özgüven eksikliği...
Üstelik televizyonun yıkıcı etkileri de bu çocuksu yalnızlığa eklenince yıkıcılık boyutları artıyor bu çocuklarda. Orada gördükleri şiddeti çeşitli boyutlarda hayatlarına, hayatlarımıza taşıyorlar. Maalesef çocuklara aşılanması gereken, hem kendi hayatına hem de başkalarının hayatlarına sorumluluk fikri (bu bir bitki, ağaç, küçük büyük bir hayvan, insan, eşya herşey olabilir) aşılanmıyor. Yıkıcılık gösteren çocuğu durdurmak için bir tokat, azarlama, dayak gibi yüzeysel tamponlar işe yaramadığı gibi sevgisizlik ve yanlızlık içinde büyüyen bireyler hem kendilerine hem de başkalarına da sevgi beslemekte, saygı duymakta zorlanıyorlar.

İzmir'de Çocukla Yaşam'a Hoşgeldiniz :)

İzleyiciler